Albinizm, insanların vücutlarında renk pigmenti olmadan doğdukları genetik bir durumdur. Anne ve babadan aktarılan hatalı genlerden kaynaklanan Albinizm; cilde, gözlere, saçlara ve tüylere rengini veren melanini üretemezler. Bir hastalık değil, genetik bir farklılık olan Albinizm; sadece insanlarda görülmez, hayvanlar ve hatta bitkiler dahi albinizimli olabilir.
Peki genetik mutasyon nedeniyle klorofil üretemeyen özel bitkiler yaşamını nasıl sürdürür?
Bitki türlerine dikkatli bakarsınız alacalı ya da bembeyaz belirgin yaprakları olan bitkileri yıllardır iç mekan bitkileri olarak ağırladığımızı farkedeceksiniz.
Bu bitkilerin çoğu zaman fiyatlarının daha yüksek olması nadir olmalarından kaynaklanır.
Albino bitkilerden çoğu zaman “vampir” bitkiler” olarak bahsedilmesinin bir sebebi var: Albino bitkilerin enerji üretmeden, en önemli yaşamsal fonksiyonu yerine getirmeden yaşamaya devam etmeleri…
Klorofil, sağlıklı bir bitki yaşamı için hayati öneme sahiptir. Albino bitkiler, klorofilleri olmaması sebebiyle hayat boyu fotosentez yapmadan yaşamlarına devam ederler. Bitki büyümeye devam ediyor gibi görünse de fotosentez ile sağlayamadığı enerjiyi, tohumda depoladığı ilk enerjiden kullanır. Kısmi albinizm gösteren bitkiler, yaşamlarını sürdürebilecek olsa da tamamen albino olan bitkiler, tohumda depolanan enerji bittiğinde bodur/küçük kalabilirler ya da tamamen solabilirler.
Bazı bilim insanları, özel toprak ve tedaviler kullanarak albino fidelerini kısa süreliğine canlı tutabilse de, ev ortamında tamamı albinizm gösteren bitkilerinin olgun boyuta kadar yetiştilebilmesi sık görülmez.
Bitki koleksiyonuna benzeri olmayan bir albino bitki eklemek isteyen bitkiseverlerin, özel olarak yetiştirilmiş alacalı türleri ya da şoklanmış albino yapraklı eğrelti otu çerçevelerimize göz atmalarını öneririz.